29 Ocak 2011

Hak? Haklı!

Aptal yerine konmak
Kandırılmak
İyi niyeti suistimal etmek
Güvenini boşa çıkarmak
Arkandan vurulmak
Erkek
Erkekler

Dizilerdeki entrikaların temalarını sıralıyormuşum gibi..
Ama başına gelince insanın pek de 'ay ne saçma!' diyemiyor..

En başta bir erkek yüzünden olması bütün bunların, işin en acı ve zavallı yanı.
Keşke diyorum böyle bir şey bir erkek yüzünden başıma gelmeseydi..
Ama geldi, oldu ve de bitti

Artık üzmüyor ve üzmediğinden rahat rahat oraya buraya yazabiliyorum.
İki kişiden sadece sadece birine nefret besliyorum -ki bana göre nefret hayatta en zor beslenebilecek duygudur.
Ben hala dönüp olayın 'erkek' kişisiyle olan anılarımıza gülümseyebiliyorum..
Ne kadar erkek denirse öylesi bir piçe.

Ama olayın 'kız' kişisi hayatımda yok artık.
Maalesef sadece düşüncelerimde ve bir tek anımda var o.
Ne kadar kız denirse öylesi bir kaltağa.

-Bu da hafif oldu-

Sonunda böyle iğrenç lafları da içselleştirdim.
Çok rahat sövebiliyorum ya artık..
Hiç çekinmiyorum
Çünkü hiç kimse ama hiç bir kimse bu lafları haketmeyecek kimse değil.
Mutlaka herkes bir gün bu lafları hakediyor, e sakınmanın ne anlamı var baştan..

Mantığa bak!
Çökmüş bile..

Boşuna bundan önce 'içimde süphe var, cart curt!' yazmamışım.
İyi ki de yazmışım yoksa hakkaten tam da bana biçtikleri aptal rolünde olduğu gibi her şeyi gözlerimle görüp bizzat her şeyi kendilerinden öğrenecektim.Kendi başıma sorma, sorgulama cesaretini bulamayacaktım.
Tam mala bağlayacaktım..

Artık edebi bir yönüm de kalmadı!
O da çökmüş bile..

Magazin dergilerinde ki yazılar gibi oluyor..
Ama işte içimi döküyorum ya ben, öyle işte.

Dört beş yıl öncesine kadar kalbimde ufak ufak delikler açılır, çok uzun zaman sonra nasır tutar da kapanırdı.
Şimdi?!?!?!
Şimdi vallahi 5 gün ya geçti geçmedi bütün bedenim nasır tuttu.
Hayırlısı işte bir ara kabuklarım çatlayıp soyulacak, çıkacak..

Acaba bu dönemler mi böyle geçmeli yoksa ben mi biraz fazlasını tadıyorum 'acının'?
Herkes mi böyle ya da buna yakın yaşıyor?
Ama yaşadığım da az buz değil şimdi..

Yaşadık ya, abartayım biraz yav!?

Mütevazı mıydım ben ne?
Çökmüş, diplerde birikmiş kırıntıları..

Neyse ya,yeter sanırım..
Zaten çok dolu değilmişim anlaşılan
Benimkisi gevezelik

Benden hayalimi çaldılar!
Beni bu saatten sonra ilgilendiren bu.

İnşallah bir yerlerinde patlar -ki patlatır garanti verebilirim.

Terbiyesizleştim.Saat 02.30.

Yok bir süre böyleyim, saat mühim değil.


Hak ettim mi?
---
Haklı mıyım?
---

Bir de bunların cevabını verseler bana, tam olur.
Oluyor mu?
Olmuyor.

Ahmet Bey, Remzi Amca, Hasan Abi kahvedeler

Posted by Picasa

13 Ocak 2011

Yok

Yalnızlığımı pekiştiriyorum sanırım. bazen kalabalık oluyorum, çok sık değil.
Ama genelde yoğun bir kalabalığın içinde bir taneyim.
Hissedebiliyorum.
Belki insanlar tek değilmişim gibi davranmaya çalışıyorlar bana.
Ama öyleyim, ta içimden biliyorum.

Bu kadar emin olduğun bilgiyi, varlığını bu kadar belirgin hissettiğin duyguyu nasıl inkar edebilirsin ki, göz göre göre?
Ya dışardaki kalabalığa yalan söyleyeceğim ya da içerdeki 'Başak'a.

Öyle ilginç ki, aslında artık hayatının bu olduğu gerçeğini kanırtmışken kendine,hala ona bitecek bir oyunmuş gibi davranmak. Kendi kendime oyun oynamak gibi. Ama saf bir şekilde, kötü niyetten arınmış halde.

Daha da ilginci, kalabalığa kanıp o oyunu bir anda bırakıvermek. Kendi kendime mızmızcılık yapmak yani.
Kendime uzun süredir gülüyorum sadece. Halime acımayı,ağlamayı bilinçsizce unuttum. Daha doğrusu olmuyor artık.

Yani burası o kadar pis ki, puslu ki gözlerimde nem yok.
İşte bir ilginçlik daha, sabahları yüzüme su çarptığımda göz pınarlarıma değen su gözümü yakıyor.
Gözlerim suyu kabul etmiyorlar.
Onları bu aralar altlarındaki koyuluklar ilgilendiriyor daha çok.
Bittikçe beyazlaşıyorum ve gittikçe göz altlarımın koyusu belirginleşiyor.

Beyazlamak değil de benimki sararmak oluyor sanırım.sağlıklı bir rengim olduğunu düşünmüyorum.
Tabi bu siyah saça, kaşa, göze beyaz ne iyi  oluyor bilemezsiniz !?

Kabus!!!

Tabi bir de işin duygusal boyutları var ki,bir gece şüpheyi resmen yaşayıp kanıksadım. İnandım sadece gözlerime.
Evet kuruyan o sağlıksız, bozuk gözlerime..

Biliyordum inandırıken kendimi, sabaha 'hobaa yine ne saçmalamışım da gecemi zehir etmişim!' diyeceğimi.
Olsun inandım.belki ağlamam için,içimdeki su miktarını azaltabilmek için bu lazımdı.

Gerçi hala şüphe yüreğimin bir köşesinde.ama kükremek yerine yatmayı tercih ediyor bir süredir.

Yani anlaşıldığı üzere mülteci hayatı yaşıyorum ruhumda, hislerimde..
Yani 'mülteci' ismi uyuyor bir tek bildiğim 'sürgün' hayatlardan..

Oysa ilk zamanlarda alev alev yanan özlem ve heyecan nerde?
Nereye gittiler?
Hiçbir fikrim yok..
Ben mi söndürdüm?
Birileri mi ben farketmeden söndürdü?
Yoksa koru kalmadı ve kül mü etti kendi kendini?
Bu da başkalarının söndürdüğünü göstermez mi?
Ya da ben daha fazlasına dayanamadım birilerinden dolayı mı söndürdüm?

Sonuç: Yok! Yok! Yok!

Nereden, hangi köşeden kıyıdan bakarsan bak elimde kendimden başka bir şeyim yok!