6 Ağustos 2011

Huzursuzluklar

Huzursuz yapraklar beni bulur.
En yavaş saniyelerde
Düşer omzuma.

Sırnaşık kedi bana sürünür;
En hızlı,
En büyük adımlarımda.
Siner kokusu.

Tüyleri kaçar burnuma,
Gecenin bir yarısı.
Senin hayatıma karıştığın
Sürenin yarısından da kısa..

Farzet ki omzumdaki yaprak,
Kedinin bacağıma sinmiş kokusu,
Ve gece, karşımızda.
Bir şiir misali

Sen yoksun, evet, ama sadece bir kere
Farzet ki omzumdaki askı,
Kedinin karnımdan sarkan siyah kuyruğu,
Ve karanlık bir gelecek.
Bir beddua misali

İnanabilsek hepimiz.
İnanabilsek ya, sana,
Kedilere,
Geleceğe,
Gecelere,
Şiirlere inanıp daldığımız gibi.

Dalabilsek ya yumuşak yastıklara.
Pamuk gibi ellerimizle
Yüzsek göğüslerimizde.
Derin dalgalar geçse de üzerimizden
Gözlerimiz sımsıkı kapalı
Çıkabilsek omuzlarımıza.

Şehrin ışıklarıyla kamaşsak,
Sokaklarda kanasak,
Yine de inanabilsek
Düşlerimize, şiirlerimize inanıp
Daldığımız gibi..

Aç kapıyı ve bir adım at.
Git şimdi!
İşte o an omzuna sessizce düşen
Yaprağa,
Suları bulandırarak yürürken
Bacağına sürünen
Kediye
Bak.

Bak ve an,
O huzursuz yaprağı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder